Bir Zamanlar Kıbrıs'ta...
 
 


Çileğin Öyküsü
  Hasan Davutoğlu, "Nokta Kıbrıs" dergisi, No. 15, 5-11 Haziran 1994, s. 26-27.  
    
Çileğin Öyküsü (Photo by Ernest von Rosen)

Çileğin Öyküsü
(Photo by Ernest von Rosen)

Kıbrıs Türk üretici çilek fidanıyla, 1955 yılında, Ismail Akartürk aracılığıyla tanışır. "Ekersen çok kazanırsın" diyen bir Türk ziraatçının sözünü tutup, Dirguca'da 1,000 tanesi 2 liradan satılan çilek fidancıklarından 8 lira vererek 4,000 fidan alan Akartürk, bunları köyü olan Yeşilırmak'ta yetiştirmeye başlar. Gerçekten de öyle kârlı iştir ki çilekçilik, Akartürk'ü örnek alan diğer çiftçiler de bu güzel meyveye yönelirler. O güne kadar borçlarını ödeyebilmek için malını mülkünü satmak zorunda kalan üretici, çilekten kazandıklarıyla tüm kayıplarını kapatmaya, kâra geçmeye başlar. Artık Yeşilırmaklılar için çilekli günler başlamıştır.

Başlarda, bir Yeşilırmaklı köyde yetişen tüm çileği Lefkoşa'ya götürüp pazarlamaktadır. Daha sonra 1958 yılında kurulan Çilek Kooperatifi bu uğraşı daha etkin hale getirir.

Kooperatif iki yil boyunca çok verimli calışır. Hatta köy halkı o günlerden hala övgü ve gururla söz eder. Yeşilırmaklı bir üretici şöyle konuşur o günler için: "Köyümüzde kurulan çilek kooperatifinin en büyük başarısı, o dönemde önemli bir tarım ve ticaret ülkesi olan Israil'in Ingiltere'ye çilek sevkinden bir kaç gün önce davranarak çileklerini göndermesidir."

Yeşilırmak1960 yilina kadar yükselen bir grafik çizen kooperatif, o yıldan itibaren, Rum engellemeleriyle de inişe geçer. Köylülerin ifadesine göre, kooperatif, 1963'te bazı çıkarcı gruplar"ın eline geçince işlevini yitirerek kapanır. Artık işler yine üreticinin kendi çabalarına kalmıştır. Bir kaç kez, kapanan kurumu canlandırma girişimi yapılır ama nafile. Oysa, o verimli iki yıl içerisinde oldukça iyi işler yapılmıştır. Yeşilırmak'ın eski muhtarlarından Halit Koycu, bu kısa dönem içerisinde kooperatifin küçük çilekleri evlerde reçel olarak hazırlatıp piyasaya sunduğunu da anlatır. Ancak 60'lı yıllarda Avrupa'dan gelen reçeller nedeniyle yerli reçele rağbet azalır. Reçelcilik de böylelikle bir daha canlanmamak üzere olur ve gömülür.
   

  Festival Meyvesi  
  Karpuzun, portakalın, kirazın festivali olur da çileğin olmaz mı? Yeşilırmak'ta eğer festival yapılacaksa bunun çilek festivali olmaktan başka çaresi yoktur zaten. Böylelikle hem o güzel köy ve çileği tanıtılacak, hem de üreticiye bir teşvik olacaktır. Bu düşünceyle Yeşilırmaklılar 1973'ten başlayarak çilek festivalleri düzenlemeye başlar.

Haziran ayının son haftalarında yapılan festival üç gün sürer. Bu süre içerisinde balolar, konserler, spor ve güzellik yarışmaları yer alır. Ancak bu güzel etkinlik de 1977 yılına kadar sürer. Nedenini gelin yine Halit Koycu'den dinleyelim: "Festivalimize, kendi köy halkımız dışında bir tek Lefke bölgesinden ziyaretçi geliyordu. Bu nedenle iyi gelir sağlayamıyorduk. Üstelik festival alanımız da yeterli büyüklükte değildi. Istediğimiz kadar etkinliğe yer veremiyorduk. Daha sonra Güzelyurt Portakal Festivali başlayınca Çilek Festivali sona erdi."
 
  Tek Teşvik Naylon'a 
  Anlattık ya, Yeşilırmaklı çilekçiler bugüne kadar hep kendi yağlarıyla kavrulup durmuşlar. 1955 yılında köye getirilen fidanlar zamanla hastalanınca 1990 yıllarında köylüler Türkiye'nin çeşitli kentlerine giderek yeni türler aramaya başladılar. Iri meyveli, dayanikli "Balçalı 3" adlı fidanı alıp geri döndüler. Çilek tarlalarını ottan kurtarmak icin de Türkiye'den öğrendikleri bir tekniği uyguladılar. Tarlalarını siyah naylonlarla örtüp ekimi bu naylonlar içerisinde gerçekleştirdiler. Fidanlarını yine aynı şekilde damla sulama sistemiyle suladılar.

Teşvik mi? 1955 yılından bugüne kadar ülkeye çilek sevkeden köylülerin tek gördüğü teşvik, Sanayi Holding'den alınan naylonlara yapılan %20 indirim. Çileklerinde görülen kök hastalığını Kıbrıs'ta satılan ilaçlarla geçiremeyen köylünün başına gelenler de oldukça ilginç. Çareyi Türkiye'ye giderek etkili bir başka ilaç almakta bulur. Ancak gümrük ilaca el koyar. Köylünün ifadesine göre ise gerekçe, "Sen bunu getirirsen, buradaki ilaçlar satılmaz." Kontrolsüz fidan fiyatları, devletin sağlıklı fidan ithali için yardım eli uzatmaması, parayı cebe indiren komisyoncular üreticinin saymakla bitmeyen dertlerinin başlıcaları. Gene de yılmıyor Yeşilırmaklılar. Haziran-Temmuz ayında diğer yaz meyvelerinin çıkmasıyla ellerinde kalan çileklerini bir yandan reçel, şurup, yoğurt yapıp kendileri tüketmeye çalışırken, diğer yandan her mevsim çilek üretebilmek için sera çilekçiliğine yönelmişler bile.

"Ilk deneyimimiz başarılı oldu" diye konuşuyor Yeşilırmaklı köylüler. "Bundan sonra çilek dolu yıllara hazırlanın."  
    
    
Yararlı Linkler