Turkish-Cypriot Literature
North Cyprus  
 


Bener Hakkı Hakeri

 

Hakeri, Bener Hakkı, (2003), "Hakeri'nin Kıbrıs Türkçesi Sözlüğü", Suna ve Ata Atun Mağusa Tar. Arş.ve Yazın Vakfı, Mağusa.
1936'da Limasol'da doğan Hakeri liseyi LTL' de okudu. Yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesin'de tamamlayan Hakeri bir süre ilkokul öğretmenliği ve daha sonra da Bekirpaşa Lisesi'nde Felsefe öğretmenliği görevlerinde bulundu.

''Kaynak," "H "gibi dergileri çıkaran araştırmacı-şair-yazar Hakeri, Kemal Deniz'in yayınladığı Köylü gazetesinde yazılar yazdı. Ardından birçok gazetede sanat ve politika üzerine yazılar yayınladı. Halern Kıbrıs Gazetesinde yazıyor.

Eserleri:

  • Lefkoşa'nın Fethi (1956),
  • Şiirlerle Nasreddin Hoca (1956),
  • Aşkolsun Aşka (1962),
  • Limasol Türk Savunması (1964),
  • Limasol'da İkinci Plevne Savunması (1965),
  • İnsan Niçin Okur? (1979),
  • Kıbrıs'ta Halk Ağzından Derlenmiş Sözcükler Sözlüğü (1982),
  • Kıbrıs'ta Tarihi Eserler (1983,)
  • Kıbrıs Tarihi (1985)
  • Hakeri'nin Kıbrıs Türkçesi Sözlüğü (2003)
     
   
ORTAÇAĞ'DA KIBRIS ŞARAPÇILIĞI
XIV. ve XVI. yüzyıllarda Kıbrıs'taki içkilere dair
1333'te Kıbrıs'ı dolaşan gezginlerden W. Von Boldensele, Kıbrıs'ın şarabından söz ederek genellikle kırmızı olduğunu, bir yıl sonra beyazlaştığını, eskidikçe bu beyazlığın daha da arttığını yazmaktadır.

Kıbrıs şarabının sertliğine karşın kolay sindirildiğini, yalnız bunu içmek için olabildiğince su eklenmesinin gerektiğini de eklemekten kendisini alamamaktadır. 1335'te J. De Verona adlı bir diğer gezginde "Marea" dediği Kıbrıs'a özge bir şaraptan (wine) söz etmektedir. "Marea" susuz ve sıcakken içildiğinde insanın boğazını yakmaktadır. Bu içki çeşnisine (tadına) bakmak için içildiğinde sert değildir. Nedir bu sert bir içkidir ve bir kadehine dört kadeh su eklense bile yine yeterince serttir. Verona'nın bu yazdıklarına bakıldıkta bunun zivaniya dediğimiz içki olduğu anlaşılmaktadır.

1356'da J. Maundvillle de Rodos'tan Kıbrıs'a giden adamların hatırı sayılır bağları olduğunu demekte ve o da Boldensele gibi kırmızı olan içkinin bir yıl sonra beyaz olduğunu eklemektedir. Beyaz şarapların da en temiz ve en kokulu içki olduğunu söylemektedir. 1576'da T. Porcaachi adlı gezgin bunların dediklerine bir bakıma katılmaktan geri kalmaz.

Adanın yeryüzünde meyve bakımından çok zengin olduğunu yazdığı gibi şaraplarının eskidikçe siyahtan beyaza döndüğünü derken kırmızı yerine siyah sözcüğünü kullanmaktadır. Dahası, bir kişi 80 yıllık hatta 80 yıldan fazla eski şarap bulunabildiğini yazmaktadır. Şarabın masalarda bir ilaç gibi yer aldığını, insana sağlık ve neşe verdiğini demektedir ve bir içkinin de küçük bir miktara fazlaca su eklenerek içildiğini söylemektedir ki bu da bizim zivaniya dediğimizdir. "Sadece bunun iyi olduğunu" söylemediğini yazmakta ve buna karşı Kıbrıs'ta üretilen her tür şarabın Venedik ve Roma'dakilerle kalitede yarışabildiğini demektedir. Rupert Gunnis, şarap endüstrisi merkezinin Leymosun'daki Arsos köyü olduğunu (Historic Cyprus, s. 178) yazmaktadır.


Hazırlayan: Bener Hakkı HAKERİ

 
DÜNDEN BUGÜNE KIBRIS

"Onlar da bizim gibi insan"

Metin Akar, Kıbrıslı Semenderler: TMT Mücahitleri adlı kitabındaki bir olayı kendi anlatımımızla ilginçliğinden ötürü okurla paylaşmak yerinde olacaktır.

1974'te İkinci Harekât'ta Fazıl Polat Paşa'nın buyruğunda görev için güneye giden tanklardan yalnız birisi gece olduğu halde dönmedi. Araziyi bilmeyen askerler arama için gündüzü beklemek zorundadır. Nedir sabahleyin tan ağarırken Rum topraklarından sözü edilen tank homurdana homurdana gelip Mağusa surlarının önünde duruvermez mi?

Tank komutanı:

- "Tam Larnaka sınırına yaklaşmıştık ki telsizden 'Geri gelin!' emrini aldık" diyerek devam etti, "Yakıtımız çok azdı. Geri gelmeğe yetmezdi. İki yüz metre ileride bir Rum benzin istasyonu gördük. Oraya vardık. Adamlara işaretle yakıt alacağımızı anlattık. Anladılar ve tankın yakıt deposunu doldurdular. Parasını TL olarak ödedik. Tekrar iki yüz metre geri gidip orada sabahın olmasını bekledik. Sabah olunca da yola koyulduk."

Arkadaşlarından birisi:

- "Yahu hiç korkmadınız mı?" diye sordu.

Tank çavuşunun yanıtı bu olup bitenden daha ilginçtir:

- "Nesinden korkalım? Onlar da bizim gibi insan."


Hazırlayan: Bener Hakkı HAKERİ, Kıbrıs gazetesi 

   
   
   
   
 

Arts & Culture